Ulucak Höyüğü'nde 8500 Yıllık Gizem: Yeni Keşifler Işığıyla Tarih Yeniden Yazılıyor

Ulucak Höyüğü'nde 8500 Yıllık Gizem: Yeni Keşifler Işığıyla Tarih Yeniden Yazılıyor

İzmir'in en eski yerleşim yeri olan 8 bin 850 yıllık Ulucak Höyüğü'ndeki kazı çalışmaları, tarih öncesi döneme ışık tutmaya devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi, Kemalpaşa Belediyesi ve Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'nin destekleriyle gerçekleştirilen kazılarda, Trakya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Çevik'in başkanlığında önemli bulgulara ulaşıldı. Bu yılki kazılarda, günümüzden 7 bin 800 yıl öncesine ait olduğu belirlenen yanmış bir binada yapılan incelemeler, dönemin yaşam tarzına dair çarpıcı ipuçları sunuyor.

Kazılarda bulunan en dikkat çekici unsurlardan biri, binanın içinde bilinçli olarak bırakıldığı düşünülen çeşitli eşyalar oldu. 10'dan fazla kap, bol miktarda tahıl, kaplumbağa kabuğu, spatula ve orak gibi buluntular, o dönemdeki ritüeller ve inanç sistemleri hakkında önemli bilgiler veriyor. Prof. Dr. Çevik, binaların kullanım süresi dolduğunda yakılarak kapatıldığı ve bu esnada bazı eşyaların bilinçli olarak bırakıldığını belirtiyor. Bu durum, binaların bir nevi 'ölüm' ritüeliyle sonlandırıldığına işaret ediyor.

Ulucak Höyüğü'ndeki kazılarda ortaya çıkan kaplumbağa figürleri ve vurgusu, arkeologları da şaşırtmış durumda. Kaplumbağanın bereket ve bolluk temalarıyla ilişkilendirilmesi, Batı Anadolu'da bu kadar belirgin bir şekilde görülmesiyle dikkat çekiyor. Kazılarda bulunan kemik oraklar ve kürek kemikleri gibi araçlar, dönemin tarım ve yaşam biçimi hakkında önemli bilgiler sunuyor. Bu keşifler, Ulucak Höyüğü'nün sadece bir yerleşim yeri olmadığını, aynı zamanda tarih öncesi dönemlere ışık tutan önemli bir merkez olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.