Boykot ve grev, toplumsal değişim ve siyasi baskı oluşturmak amacıyla kullanılan farklı araçlardır. Boykot, tüketim alışkanlıklarını hedef alırken, grev doğrudan üretim sürecini etkiler. Boykotun etkisi, geniş toplumsal katılım ve uzun süreli bir dayanışma gerektirirken, grev daha doğrudan ekonomik baskı yaratma potansiyeline sahiptir.
Makalede, boykotun genellikle sembolik bir anlam taşıdığı ve farkındalık yaratma konusunda etkili olsa da, somut bir dönüşüme yol açmada yetersiz kaldığı belirtiliyor. Öte yandan, grevler doğrudan üretim sürecini kesintiye uğratarak ekonomik hayatı felç etme gücüne sahiptir. Özellikle politik grevler, siyasi karar alıcılar üzerinde doğrudan baskı oluşturabilir ve demokratik taleplerin haykırıldığı bir direniş aracı olarak işlev görür.
Makale, Türkiye'deki grev hakkının kullanımındaki zorluklara da dikkat çekiyor. Sendikal örgütlenmenin zayıflığı, yasal düzenlemelerdeki eksiklikler ve mevcut sendikal yapıların dağınıklığı, grevin etkili bir araç olarak kullanılmasının önünde engel teşkil ediyor. Bu nedenle, Türkiye'de etkili bir grev hareketi yaratmak için öncelikle sendikal örgütlülüğün güçlenmesi gerektiği vurgulanıyor.
