New Yorklu sanatçı Marcel Dzama'nın Pera Müzesi'ndeki 'Ay Işığıyla Dans' sergisi, günümüz dünyasının karmaşıklıklarına, savaşlara ve çevresel felaketlere karşı masallardan, süper kahramanlardan ve sanat tarihinden beslenen bir fantazya sunuyor. Dzama, resim, heykel, film ve diaromalarıyla kural tanımayan iktidarları, yıkımı ve savaşın yol açtığı felaketleri ele alırken, aynı zamanda çocuksu bir evren yaratıyor.
Sergideki eserler, sanatçının Dada Akımı'ndan ve Marcel Duchamp gibi öncülerden etkilendiğini gösteriyor. Dzama, gerçek dünya figürlerini ve çizgi film kahramanlarını bir araya getirerek çağımızın çelişkilerini sorguluyor. Özellikle Trump gibi politik figürlerin imgesini kullanarak, toplumsal olaylara mizahi bir bakış açısı getiriyor. Bu yaklaşım, sanatçının şiddeti ve popüler kültürü ironik bir dille eleştirmesini sağlıyor.
Dzama'nın sergisi, umut ve felaket arasında gidip gelen bir denge kuruyor. Sanatçı, Lorca'nın 'Kanlı Düğün'ünden esinlenerek ay figürünü felaketin habercisi olarak kullanırken, aynı zamanda şiddetin gösteriye dönüşmesini eleştiriyor. 'İyi Geceler New York' gibi eserlerde, küresel ısınma ve geleceğe dair endişeler dile getiriliyor. Dzama, bu karmaşık dünyada umut ışığını kaybetmediğini, popüler kültür ve sanat dünyasından beslenen eserleriyle gösteriyor.
