Türkiye, olağanüstü bir dönemden geçerken, PKK'nın silah bırakması ve kendini feshetmesi süreci kritik bir noktaya ulaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın örgütün çağrıya uyması yönündeki uyarısı ve bu konuda sabırlı olunmayacağı mesajı, sürecin ciddiyetini gözler önüne seriyor. Nisan ayında yapılması beklenen PKK kongresinde silah bırakma kararının alınması umulurken, geçmiş deneyimler, örgüt içindeki farklı grupların bu karara direnebileceği endişesini de beraberinde getiriyor.
Makalede, PKK'nın geçmişte silah bırakma konusunda çeşitli bahaneler ürettiği ve çözüm sürecini sabote ettiği hatırlatılıyor. Adnan Boynukara'nın uyarılarına göre, Öcalan'ın net çağrısına rağmen, Kandil'in yine farklı taleplerle süreci tıkama ihtimali bulunuyor. Özellikle İran ve Dersim bağlantılı grupların, silah bırakma kararına karşı çıkabileceği belirtiliyor. Bu durum, örgüt içinde bir çatışmaya ve Öcalan'ın iradesine karşı bir duruşa neden olabilir.
Son olarak, bölgedeki güç dengelerinin Türkiye lehine değiştiği ve uluslararası konjonktürün PKK aleyhine olduğu vurgulanıyor. Suriye'deki gelişmeler, ABD'nin desteğinin azalması, Avrupa'nın kendi iç sorunlarıyla meşgul olması ve İran'ın etkisinin gerilemesi gibi faktörler, PKK'nın manevra alanını daraltıyor. Bu durum, PKK'nın silah bırakma kararını ertelemesi veya reddetmesi halinde, örgüt için daha da zorlu bir süreci beraberinde getirebilirken, Türkiye için 50 yıllık bir prangadan kurtulma fırsatı sunuyor.
